Facia hakkında yazacaklarım var

Türkiye Erzincan-İliç’deki Çöpler Altın Madeni’nden gelen haberle sarsıldı. Madenin liç alanında yaşanan çöküntü ve heyelanla milyonlarca ton taş-toprak Fırat Nehri’ne doğru aktı. İşçilerimiz toprak altında kaldı. Türkiye’deki sömürge madenciliği, vahşi madencilik ve siyanürlü altın madenciliği üzerinde yaklaşık beş yıldır çalışmalar yürüten, “Altın Ölüm” ve “Altın Girdap” kitaplarını yazan bir gazeteci olarak öncelikle şunu vurgulamak istiyorum ki, yaşananlar sürpriz değildir. Siyanürlü altın madenciliği normal bir madencilik uygulaması değildir. Adına altın madeni denilen yerler gerçekte AÇIK HAVA KİMYA FABRİKASIDIR.

5 MİLYON TON TAŞ

Siyanürlü altın madenlerinin atıkları nükleer reaktör atıklarıyla eşdeğer tutulmaktadır. Ayrıca bu adına altın madeni denilen sistemlerin çevrelerinde yarattığı tahribat “ağır çekim soykırım” olarak adlandırılmaktadır. BİR TON DORE ALTIN ELDE ETMEK İÇİN TAM 5 MİLYON TON TAŞ-TOPRAK-KAYA UN UFAK EDİLMEKTEDİR.

Yüz binlerce ağaç bir çırpıda kesilmekte, yüz binlerce ton dinamik kullanılarak dağlar-tepeler dümdüz edilmekte, taş değirmenlerinde öğütüldükten sonra yüzlerce futbol sahası büyüklüğünde alanlara serilmektedir. Daha sonra bu un ufak olmuş yığının üzerine haftalarca siyanür solüsyonu püskürtülmektedir. Bunan adı siyanür liçlemesidir. Açık havada yapılmaktadır. Ne kadar önlem alırlarsa alsınlar bu liçleme sırasında sodyum siyanürün en az yüzde 15 oranında hidrojen sülfüre dönüşmesini önleyemiyorlar. Yağmur ve kar gibi yağış durumlarında bu oran artmaktadır.
Altın madenleri çok büyük oranlarda su kullanmaktadır. BİR GRAM ALTIN İÇİN YAKLAŞIK 4 TON SU ZEHİRLENMEKTEDİR. İliç’deki Çöpler Altın Madeni neredeyse Erzincan ili kadar su tüketmektedir.
Çöpler Altın Madeninde dünyanın en tehlikeli kimyasalları olan siyanür ve sülfürik asit su gibi kullanılmaktadır.

BİR TON DORE ALTIN ELDE ETMEK İÇİN TAM BİN TON SİYANÜR KULLANILMAKTADIR. Geçtiğimiz yıla kadar yılda 7 bin ton siyanür, 9 bin ton sülfürik asit kullanılırken, geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren kapasite artışından sonra Çöpler’de yılda 11 bin ton siyanür, 122 bin ton da sülfürik asit kullanılmaktadır. Bunun onayını da veren dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’dur.
Fatsa’daki siyanürlü altın madeninde 50 metre derinliğinde 3 milyon metreküplük zehir barajının onayını veren de Murat Kurum’dur. Eğrigöz dağının bugün param parça edilmesine imkan veren ÇED onayını veren de Murat Kurum’dur. Listeyi çok daha fazla uzatabiliriz.
Altın madenciliği yapıyoruz dedikleri şey EKOKIRIMDIR. Soykırım kadar ağır bir suçtur. Uluslararası Ceza Mahkemesi “ekokırım” suçlarını kabul ettiği zaman Türkiye’de yarın ekokırım suçlamasıyla yargılanacak 3 kişi varsa bunlardan birisi 5 yıl Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yapan ve önüne gelen bütün ekokırım ÇED’lerini onaylayan Murat Kurum’dur. “Kontrol ediyoruz, her şey denetimimiz altında, hiçbir zarar vermiyoruz…” söylemleri bu işi yapanların ağzına sakız yaptığı yalanlardır. Bu vahşi madencilik uygulamasında ya pasa dağları çökmekte, ya liç alanları uçmakta ya da zehir barajları patlamaktadır. Dünyada bunun örnekleri vardır.

Çöpler Madeninde çöken alan bir liçleme alanıdır. Yani un-ufak edildikten sonra üzerinden siyanür solüsyonu geçirilmiş taş topraktır. Yani o alan içinde siyanür kalıntıları olan, ağır metaller içeren ve asit maden drenajı denilen sülfürik asit kaynağı olan bir zehirlenmiş topraktır. Akan milyonlarca tonluk yığın, normal bir toprak değildir. Siyanürle zehirlenmiş, ağır metaller içeren ve sülfürik asit kaynağı olan bu yığın açık araziye akmıştır. Hiçbir koruma yoktur. Üç Yüz metre aşağıda Fırat Nehri vardır. Bu zehirli yığının bir şekilde Fırat’a ulaşmasını engellemeyi başarsalar bile toprağa ve yeraltı sularına sızmasını engelleyemezler.

Geçtiğimiz sene aynı madende siyanür boruları patladı ve 20 ton siyanür toprağa ve sulara karıştı. Para cezasıyla geçiştirdiler. Bugünkü felaket daha büyüktür. Bugün milyonlarca ton kontamine olmuş çamurumsu toprak açık araziye yayılmıştır. Çöpler’i bekleyen çok daha büyük tehlike ise DEPREM FAY HATTININ ÜZERİNE KURULMUŞ olan zehirli atık barajıdır. 197 futbol sahası büyüklüğündeki zehirli atık barajını, Murat Kurum’un onayıyla iki katına çıkarılmak için çalışmalar sürmektedir.

Bugün Çöpler’de yaşanan felaket Türkiye’nin her köşesinde yaşanabilir. Bugün Türkiye’nin dört bir köşesine açılmış 20 siyanürlü altın madeni vardır. 20 tanesini daha açmak için çalışanlar var. Köylüler, çiftçiler sahipsizdir. Tarım alanlarını, köylerini, su kaynaklarını, ormanlarını koruması gereken bu ülkenin valileri, kaymakamları, belediye başkanları ve devletin kurumlarının temsilcileri tam tersine, köyleri haritadan silmek için çiftçileri ikna etmeye çalışmaktadır. Devletin kurumları maden şirketlerinin teşrifatçısı gibi çalışmaktadır. Türkiye sömürge madenciliğinin kıskacındadır ve buna dur demek zorundayız.

İbrahim Gündüz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir