İzmir’de bir okula ismi verilen Esat Oktay Yıldıran‘ın kendisine de işkence uyguladığını belirten Ahmet Türk, “Bir gün beni çırılçıplak soyarak 200 askerin arasında coplarla dövmeye başladı. Askerleri tahrik ederek, ‘Bakın bu adam milletvekiliymiş, bu adam solcuymuş, durumu şimdi budur. Gelin siz de görün’ diye bağırıyordu” dedi.
İzmir’in Buca ilçesinde yıkılıp yeniden yapılan bir okula, 12 Eylül darbesi sonrası Diyarbakır Cezaevi’nde yapılan işkencelerle anılan Esat Oktay Yıldıran’ın isminin verilmesi tepkileri beraberinde getirdi.
Milli Eğitim Bakanlığı olaya ilişkin soruşturma başlatıldığını açıklayarak, “Böyle bir uygulamanın Bakanlığımızca tasvip edilemeyecek bir hata olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Bu bağlamda ad verme yetkisi olan İzmir Valiliği’ne gerekli bilgi verilmiştir” ifadelerini kullandı.
“Nasıl bir işkenceci, katil olduğunu herkes biliyordu”
Yıldıran’ın adının bir okula verilmesi eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı, HDP’li siyasetçi Ahmet Türk tarafından da büyük bir tepkiyle karşılandı.
Söz konusu durumun Türkiye ve demokrasi açısından büyük bir ayıp olduğunu belirten Türk, “Bu insan herkesçe malum. Sadece cezaevinde yatanlar değil, aileler bile onun nasıl bir işkenceci, katil olduğunu biliyordu. Eğer bir katilin ismi bir okula veriliyorsa o ülkede demokrasiden söz etmek mümkün değil. Demokrasi mücadelesi veren insanların buna tepki göstermesi gerekiyor” diye konuştu.
“Bakın bu adam solcuymuş, durum şimdi budur” diye bağırıyordu
Türk, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanları sindirmeye çalışan bir rejimle karşı karşıyayız. Böyle bir rejimin sonucunda bir katilin ismi okula veriliyor. Bu Türkiye açısından, insanlık açısından büyük bir ayıp. İnsanları işkencelerle öldüren bir insanın bu şekilde ödüllendirilmesi, Türkiye’nin demokrasiye ve insan haklarına yaptığı bir ayıptır. Bu, ülkedeki işkencecileri ödüllendiren bir mesajdır. Bu, işkencecilere ve katillere yolu açan bir süreçtir. İşkenceciye ödül verilmesi halk düşmanlarının daha rahat hareket etmesinin, insanları katletmesinin önünü açan bir anlayıştır.
Bir gün beni çırılçıplak soyarak 200 askerin arasında coplarla dövmeye başladı. Askerleri tahrik ederek, ‘Bakın bu adam milletvekiliymiş, bu adam solcuymuş, durumu şimdi budur. Gelin siz de görün’ diye bağırıyordu. Bu sadece bir iki kere olan bir şey değil. Yüzlerce kez bu işkenceleri yaşadık. Bu duruma, demokrasi düşmanlarına, insanlık düşmanlarına ve Kürt düşmanlarına verilen bir ödül olarak bakmak lazım.”
TIKLAYIN | Ahmet Güneştekin’den ‘Esat Oktay Yıldıran’ tepkisi: Her suçu işlemiş bir caninin adını eğitim yuvasına vermek insanlığı tahrik etmektir!
Esat Oktay Yıldıran kimdir? Esat Oktay Yıldıran’ın yüzbaşı olarak görev yaptığı Diyarbakır Cezaevi, 12 Eylül 1980’de Sıkıyönetim Komutanlığı emrinde Askeri Cezaevi olarak hizmete açıldı. Otuzu aşkın tutuklu, 1980-84 yılları arasında, cezaevi yönetiminin kötü uygulamaları, yapılan işkenceler nedeniyle hayatını kaybetti. Bazı kaynaklar bu sayının 50’yi aştığını öne sürüyor. Cezaevinde gördüğü işkencelerin bıraktığı kalıcı hasarlar nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise bilinmiyor. Bu cezaevinin yakın dönem Türkiye siyasi tarihine en büyük etkisinin, “Apocular’ olarak başlayan hareketin PKK olarak gelişip büyümesi” olduğu yorumları ise sık sık dile getiriliyor. Cezaevindeki uygulamaların mimarı olduğu söylenen Esat Oktay Yıldıran, 1988 yılında PKK’nın üstlendiği bir suikast sonucunda İstanbul’da öldürüldü. İki dönem AKP milletvekilliği yapan MKYK üyesi Orhan Miroğlu da Diyarbakır Cezaevi’nde sekiz yıl hapis yatmıştı. Miroğlu 2017 yılında Diyarbakır Cezaevini İnceleme Alt Komisyonu toplantısında Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatarak, “Her katta 10 hücre vardı ve 4 kattan oluşuyordu. Birinci katın birinci hücresi tamamen lağımla doldurulmuştu. Gelen herkes istisnasız o lağımın içerisine sokuldu. Ona da ‘banyo’ diyorlardı.” Demişti. Miroğlu cezaevinde yüzbaşı rütbesiyle güvenlik amirliği yapan Yıldıran’ın işkenceyi yönettiğini anlatmıştı: “Yüzbaşı Esat, ‘bunlara banyo yaptırın’ dedikten sonra bizi oraya soktular. Bu işkence süre olarak yaklaşık 4-5 saat sürdü. Kaçışıyorduk. Koridorun içerisinde feryat figan kaçıyorsunuz ama bir biçimde sizi buluyorlar ve işkence yapıyorlar. Yorulmalarının ardından bitti.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2022 yılında yaptığı konuşmada cezaevinin zulümlere konu olduğunu söylemiş ve “hafıza” merkezi olarak görev yapacağını kaydetmişti. Müzenin 3 Eylül 2024’de açılması hedefleniyordu. 12 Eylül 1980 askeri darbesi nedeniyle Diyarbakır Cezaevi’nde işkence ve kötü muamelelere maruz kalan yaklaşık bin 600 darbe mağduru, dönemin sorumlularının yargılanması için çeşitli tarihlerde Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık, suç duyuruları hakkında takipsizlik kararı verdi. TIKLAYIN – Esat Oktay Yıldıran: İzmir Buca’da bir ilkokula Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkenceyle anılan subayın ismi verildi |